Diyet ve yüksek tansiyon, Prof. Dr. Namık Kemal ERYOL - Kardiyoloji Uzmanı - Kayseri
Bedenimizde trilyonlarca hücre vardır.

Bunlar mükemmel bir işbölümüyle çalışırlar. Ama çalışabilmeleri için yakıta ve oksijene gereksinimleri vardır. Bu yakıtı, hücrede oksijenle yakıp, çalışabilmeleri için gerekli enerjiyi sağlarlar. Sonra bu yanmadan arta kalan artıkların ve açığa çıkan karbondioksitin hücreden uzaklaştırılması gerekir. İşte hücrenin gereksindiği yakıt ve oksijenin hücreye taşınması, oluşan artık ve karbondioksitin hücreden uzaklaştırılması işini kan üstlenir.
Kanla hücre arasında az önce söylediğimiz alışverişin yapılabilmesi için, tüm hücrelerin kanla temas etmesi gerekir.
BİZİ TAKİP EDİN
Bu yüzden, nasıl ki, dallar incele incele tüm yapraklara kadar ulaşıyorlarsa, kan damarları da benzer biçimde damarlarla tüm hücrelere kadar uzanırlar.
Ne var ki, kanın hücrelere kadar bir kere gitmesi yetmez.

Sürekli yeni yakıtın, taze oksijenin hücrelere taşınması, artıkların da sürekli uzaklaştırılması gerekir. Yani bunun için kanın sürekli hareket etmesi gerekir. Bu işi, doğumdan ölüme kadar hiç durup dinlenmeden kalp üstlenir.
Prof. Dr. Namık Kemal ERYOL - Kardiyoloji Uzmanı - Kayseri
Bir kaç dakika bile dursa, bizim için tam bir felaket olur. Kalp, akciğerden gelen temizlenmiş, bol oksijenli kanı hücrelere kadar, atardamarlarla pompalar. Kirlenmiş kan ise toplardamarlarla yeniden kalbe taşınır. Yani kalp her atımda, önce kanı pompalar, sonra da kanın yeniden kalbe dolması için istirahate geçer. Bu durmadan tekrarlanır. Öyle ki, kalp her dakikada kere pompalar bekler; pompalar bekler Tansiyon dediğimiz şey, kanın damar duvarını zorlamasıdır.
Kalp diyet ve yüksek tansiyon pompaladığında, atardamarların duvarı daha fazla gerilir; bekleme sırasında ise bu gerginlik daha azdır. Yani iki farklı tansiyon vardır. İlki pompalama sırasında, daha fazla olanı. Biz buna büyük ya da sistolik tansiyon diyoruz. İkincisi, kalbin istirahati sırasında, daha düşük olanı.
Buna da küçük ya da diastolik tansiyon diyoruz. Kanın damar duvarına ne kadar basınç yaptığı, bir civa sütununu ne kadar yükseltebildiğiyle ölçülür. Diyelim ki mm yükseltebiliyorsa diyet ve yüksek tansiyon ya da 12 cm Hg olarak söylenir. Hg, civanın kimya dilindeki kısaltımıdır. Kan basıncı çeşitli aletlerle ölçülür.
En bilinenleri civa sütunlu olanlardır. Ama yay sistemli ölçümler de geliştirilmiştir. Son yıllarda, elektronik ölçme tekniğinin kullandığı araçlar, basit kullanımları nedeniyle, çokça satılır olmuştur.
Tansiyonu, kanın damar duvarını zorlaması diye tarif etmiştik.
Standart DASH diyeti sodyum alımını günde mg ile sınırlar, ancak yüksek tansiyonu olanlar için DASH'ın daha ileri bir versiyonunda sodyum alımı günde sadece mg ile sınırlanmaktadır. Avrupa'da sık sık tuz tüketimiyle ilgili tavsiyeler duyarken Amerika'daki rehberlerde ve yeme düzenlerinde tıpkı DASH diyeti gibi sodyum kısıtlamasından bahsedildiğini görebilirsiniz ve bu fark kafa karıştırıcı olabilir, bu nedenle ikisi arasındaki değişimi netleştirmek önemlidir. Diyet kılavuzları genellikle DASH diyet önerilerine benzer şekilde günde gr'dan fazla tuz önermemektedir.
Tansiyon ne kadar yüksekse, damar duvarı o kadar çok zorlanır. Yani o kadar çok bozulur. Öyle bir kaç ayda değil ama uzun yıllar bu zorlanma devam ederse, damar duvarı sertleşmeye başlar. Damar duvarı sertleştikçe tansiyon daha da yükselir. Tansiyon daha da yükselince, damar duvarı da daha çok bozulur.
Bu böylece, giderek daha kötüye doğru devam eder. Peki damar duvarı sertleşip bozulunca ne olur?

Ne yazık ki çok kötü olur. Çünkü, en başta hücrelerin iyi çalışıp işlerini yapabilmeleri için kanın gerekli yakıt ve oksijeni; sonra açığa çıkan karbondioksit ve artıkları damarlarda taşıdığını söylemiştik. Damarlar bozulunca bu taşıma işlemi bozulur, hücreler de görevlerini yapamaz hale kalp hastalıklarının sağlığa etkileri, hatta ölürler.
Yaptıklarımızla sonuçları arasındaki bağlantıyı hemen görebilseydik, asla yapmazdık
Tıpkı, su ve borular olduğu halde, boruların içlerinin tıkanıp, suyun artık akamaması gibi Vücudun her yerinde damar olduğu için vücudumuzun her yeri etkilenir. Ama bazı yerler, daha da çok etkilenir. En başta kalbi besleyen damarlar yani koroner damarlar etkilenir.
Kalp krizi o kadar ağır bir hastalıktır ki, kriz geçirenlerin dörtte biri hastaneye bile yetişemeden ölür. Dörtte bir kadarı da hastanede, doktorların müdahelesine rağmen hayatlarını kaybederler. Kalpten sonra en çok etkilenen ikinci organ beyindir. Üçüncü sırada alt üyelere yani uyluk, bacak ve ayağa giden damarların tıkanması vardır.
TANSiYON HASTALARI SAĞLIKLI NASIL BESLENİR ?
Damar sertliğinin çokça etkilediği ve bizim diyet ve yüksek tansiyon önemi fazla olan iki organ daha vardır. Bunlar göz ve böbrektir. İlki körlüğe, ikincisi idrarın atılamamasına kadar gidebilen kötü sonuçlar doğurabilir.
Yukarıda sıraladığımız hastalıklar, günümüzde insanların ölüm nedenlerinin yarısını oluşturmaktadır. Yani, günümüzde, her iki kişiden biri, damar sertliği yüzünden ölmektedir. Bu yüzden, son zamanlarda tıp, damar sertliğine bağlı hastalıklar konusunda seferber olmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu hastalıkların nasıl önlenebilecekleri ve bu hastalıkların nasıl daha iyi tedavi edilebilecekleri son zamanların en önemli çalışma konusudur. Tansiyon, zarar vermek için bazen yıllarca damarların bozulmasını beklemeyebilmektedir.
Damarda önceden var olan bir baloncuk anevrizmatansiyon yükselince patlayıp, anî ölüme neden olabilmektedir. Ya da, kalp pompası bir başka nedenle bozulmuşsa, yükselen tansiyon, kalp yetmezliğini ölüme götürebilecek kadar kötüleştirebilmektedir. Ama tansiyonun zararı, başta da söylediğimiz gibi, daha çok damarları bozması yoluyladır.
Tansiyon ilacı gibi diyet Yaptıklarımızla sonuçları arasındaki bağlantıyı hemen görebilseydik, asla yapmazdık Size daha önceki yazımda bahsetmiş olduğum health usnews tarafından hazırlanan diyetleri öğrenme ve karşılaştırma yaptıkları yazıdan esinlenerek, diyetleri tanıtmaya başlıyorum. Zayıflama söz konusu olduğunda her yıl neredeyse yeni bir diyet moda oluyor, yeni diyetler ortaya çıkıyor.
Tansiyon, damarı, yıllar içinde yavaş yavaş ama kararlı bir şekilde bozar. Sonunda, yukarda saydığımız kötü sonuçlara ve ölüme kadar götürür.
Sinsi katil denmesinin bir nedeni de, farkına varılmayabilmesidir. Tansiyonu olanların çoğunun hiç bir şikâyeti yoktur.
Tansiyon ilacı gibi diyet
Farkına bile varmazlar Nasıl herkesin boyu farklı farklıysa, tansiyonu da farklıdır. Üstelik yaşa ve kiloya göre de çok büyük değişiklikler gösterir. Yaş ve kilo arttıkça, genelde tansiyon daha yüksektir.

Bu durumda, tıpkı boyda olduğu gibi, belli bir yaştakilerin ortalama tansiyonunun ne olduğuna bakılabilir. Ama son diyet ve yüksek tansiyon, daha çok, tansiyonu kaç olanların, ne kadar sağlıklı olduğuna bakılmaya başlandı. Yani damar sertliği olanların tansiyonlarıyla, sağlam olanların tansiyonları karşılaştırılmaya başlandı. Sonuçta, tansiyon ne kadar artarsa, tansiyona bağlı hastalıkların ve ölümlerin o kadar arttığı görüldü.
Ama şimdi, bu sınırlar daha aşağı indirildi; ve 90 olarak. Ama bazı tıp merkezleri ve bazı doktorlar, bu sınırların daha da aşağı çekilmesini istiyorlar. Şeker hastalığı ve böbrek hastalığı gibi damar sertliği için riskli hastalıkları olanlarda, bu sınırlar şimdiden aşağı çekildi. Önlemeyi önemseyenler, bununla da yetinmiyorlar. Haklı olarak, tansiyon ne kadar düşükse, damar sertliği ve buna bağlı hastalıkların daha az görülmesi gerçeğine diyet ve yüksek tansiyon, tansiyonu normal sınırda gözükenlerin bile, tansiyonlarının daha da düşürülebilmesini tartışıyorlar.
Tansiyonu normal bile görünse herkesin dikkat etmesi gereken şeyler var. Çünkü, daha önce de söylediğim gibi, tansiyon ne kadar düşükse, tansiyonun yol açtığı sorunlarla karşılaşma riski o kadar azalıyor.
Burada sayacaklarımız, tansiyonu yüksek olanların da dikkat etmesi gereken şeyler. Çünkü, bunlara dikkat edilirse, tansiyon hastası birinin ilaç kullanmasına gerek kalmayabilir.
Hipertansiyon ve Beslenme
Ya da ilaç kullansa bile, daha az ilaç yeter hale gelebilir ve tansiyonu daha iyi düşürmek mümkün olabilir. Gerçekten de, kilo ne kadar fazlaysa, tansiyon da o kadar artmaktadır. Doktorların, araştırma laboratuarı gibi kullanıp, yıllardır izledikleri Framingham kasabasındaki araştırmalarına göre, kiloda her yüzde 10'luk artış, tansiyonu 7 mmHg artırmaktadır.
Salatada tuz yasak, sirke ve limon serbesttir. Tavuk derisiz ve beyaz etinden olmalıdır. Yemeğinizi küçük lokmalar halinde yiyin. Pilav, sebze gibi karbonhidratları ana yemeğinizle aynı tabağa koyun. Eti tek parça halinde tabağınıza koyun.